Baba

Baba bugün dağlar yeşil boyandı
Kim yaktı kim uyandı
Gözlerim agam kalbime ataş düştü
İçinde yar da yandı
Gözlerim agam su serptim ataş sönsün
Serptigim su da yandı
Aman amaaan, amaaan amaaan amaan
Amman amman aman elinden
Di gel otur o güzel boyuna ben de ölem
Baba bugün dağlar başı dolu kar
Benzim sarı ufkum dar
Gözlerim agam her gelen benzim sorar
Bilmez kalbimde ne var
Aman amaaan, amaaan amaaan amaan
Amman amman aman elinden
Di gel otur o güzel boyuna ben de ölem

Gülce




Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır

Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infaz

Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum

1981

Urfa!



Asaf'ın mikdârını bilmez Süleyman olmayan
Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan
Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini
Anlamaz hâl-ı perişanı perişan olmayan
Rızkına kanî olan gerdûna minnet eylemez
Âlemin sultanıdır muhtac-ı sultan olmayan
Kim ki Hakk’tan korkmaz andan korkar erbâb-ı ukûl
Her ne isterse yapar Hakk’tan hirâsân olmayan
İtiraz eylerse bir nâdân Ziya hâmûş olur
Çünkü bilmez kadr-i güftârı sühandân olmayan

Sükut-mabedim benim!



Ben sükuta göçmüşüm, sükut benim oylağım.
Ben hayale göçmüşüm, 
Hayal- arzularımı hakikata götüren 
Elimdeki bayrağım. 
Hayal gökte kanadım. 
Yerde çapan Kırat’ım, 
Denizdeyse yelkenim. 
Sükut- mabedim benim! 
Bıkmışım bu dünyanın hayli küylü sesinden 
Sanırım kurtarmışım yerin cazibesinden. 
Yerde her şey ölçülür, her şeyin bir haddi var. 
Yerde deryaların da öz cezri var, meddi var. 
Yerin kanunlarına baş eğmeyen hayalim 
Benim sonsuz aşkımı sonsuzluğa taşıyor. 
Sükutumla kol kola orda rahat yaşıyor 
Bu hayatın şartı yok. 
Varla yokun dünyada benim için farkı yok. 

Kavuştuğum sükutu ama işitirim ben 
İşittiğim bu sükut daha güçlü seslenir 
Dünyanın ses küyünden. 
Belki benim içimde çarpışan fikirlerin 
Gür sesidir bu sükut. 
Arzumun karşıdaki engellere vurduğu 
Darbesidir bu sükut. 
Hayal, sükut, muhabbet- şeref yolum, şan yolum 
Allah’ın dergâhına beni götüren yolum. 
Sükutu anlamayan ebedi gaflettedir. 
Bir çerçeve içinde hangiyse bir haddedir. 
Sükutun feryadını işitenler, duyanlar 
Sonsuz ibadettedir. 

Elif Olmak!

elif olmak zordur
çünkü elif olmak
yuvarlak bir dünyada dik durmanın
dik ve önde
belki acıyla
ama vazgeçmeden durmanın
dünya ne kadar dönerse dönsün
olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
kaç silah varsa elife çevrilir
elif hep olduğu yerdedir
silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
zordur elif olmak
elif olmak hep vurulmaktır
elif olmak yalnızca elif olmaktır
ne b, ne t, ne s
elif
yalnızca elif
elif demeden hiçbir şey denilemez
ben elif dedim
artık her şeyi söyleyebilirim

..azaldım..



Bir silgi gibi tükendim ben,
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım;
Mürekkeple yazmışlar oysa,
Ben, kurşunkalem silgisiydim.
Azaldığımla kaldım. .

..ser!


Baka kalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.